TAYFUN TALİPOĞLU'NA | |
Usta bizim ele varınca
De ki; “ gördüklerim birer karınca El ayak çekilip, hava kararınca Sırtlarındaki buğdayları bırakınca Vatana özlem, satana sitem Ezilmişliğe, unutulmuşluğa Yanık bir ezgi ağızlarda buruk...” Müsadenle işine karışıyorum biraz Ammâ; Buralarda ne ilkbahar gördük, ne de yaz Mevsimlerin hep sonbahar olduğunu yaz... Eğer bizi sual eden olursa (!) “Dönen çarkın dişlisi değil ammâ dişlilerin arasında yağ olmuşlar; çarıklarını çıkarmışlar, karınlarını doyurmuşlar paralar kazanmışlar yüreklerinin yarısını geldikleri yerde bırakmışlar, hallerini anlatacak yar bir yana yazdıracak katip bile bulamamışlar” diye anlat, diye yaz... ... Hani O türküye inat; ne buraları mesken tutabildik, ne de sılada sevdiğimizi unutabildik... gördün değil mi Usta; insanlarin “İnsan”a susamışlarını, duydun değil mi Usta; altın kafes kuşlarının haykırışlarını! “İlle de vatan, ille de vatan!” ya, 20’sinde, 30’unda, 40’inda, 60’ında çocukların şarkısını: “ Orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür” Duymasan da anladın çok iyi biliyorum O şarkıyı artık ben de söylüyorum. Ya da “25, 30, 40 yıl oldu geleli” Sözleri dökülürken ağızlardan Ses tonlarındaki hüzün farksız mıydı, “ Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç” mısralarından... ışığı gördün mü Usta; “Hoşgeldin”lerde hasret hasret parlayan, “güle güle” lerde gönül deryasında yakamozu andıran... bu hikaye, “Bir Yol Hikayesi” değil Usta, 60’larda buralara yollanan yani sen- ben henüz doğmadan 70 cent için birara hatırlanan ve yine unutulan milyonların sesi, bir tas çorbanın hikayesidir... burasi Almaya’dır, Hollanda’dır, Belçika’dır, Fransa’dır, gurbettir, El kapısıdır, “Yadeller” denen yerdir Aliler’in, Veliler’in Hasanlar’ın ,Mehmetler’in Zoraki ikinci vatanıdır... Şikayet mi? Hâşâ ne hakla! 40 yıldır yazılmamış Gurbetçi Destanı’dır (Şiirmatik) |
|