kimden: inzal

  BİLMECE BİLDİRMECE

Sırtları birbirine dönük iki ihtiyar
Bir ağacın gövdesine dokundular ,
Ağaç çatırdadı ikiye bölündü
Yüreklerine ölü toprak göründü ,
Toprak dudak ucundan gülümsedi o an
Ufuk çizgisinden sıyrıldı zaman ,
Gözleriyle ufkun yüreğini yardılar
İçinden sihirli bir ayna çıkardılar ,
Aynaya söylendiler -içinde kim var- diye
Ayna kırılarak yöneldi gözlerine ;

- Ne periyim ne de cin
- Ne de dudak rayihası gözleriniz için
- Topraktan sadır oldu başım
- Suyun ağzındakidir ömür aşım
- Sırtıma ağaçlardan bir bıçak sapladılar
- Size görünmek için kafese kapattılar .
Titreyince elleri ayna düştü boşluğa
Bölüştürdü ruhunu duydukları soluğa
Biri toprak oldu , taş taş çoğalan
Diğeri su , soludukça susayan :

Döndü biri , diğerine yüzünü
Koca bir ağlamak boşaldı üzerine ,
Dokundu birinin diğeri yüreğine
Sudan urganlar yürüdü ayak bileklerine ,
Birinin eli değdi diğerinin saçına
Diğerinin eli değdi birinin saçına
Kin kumları saçıldı gökyüzüne
Tek tek birikti tırnak köklerine :

Bilmeceler içine korkuları koydular
Korkular içinde bilmece çoğalttılar
Gezdiler yüz bilgenin yüz derin uykusunu
Cevapsız bıraktılar Sfenks'in sorusunu
Kahramanlı cümleler kurdular korkulara
Sayıklatan karanlıklar büründü suskulara
Yüz gece yüz bilge uykusunu dolaşana kadar
Filmi yeni baştan sardı , saydam elbiseli rüzgar :

Masallar şiir olup hecelere kondular
Geceler çuvallanıp hanlarda saklandılar
Geç-e çalan renkler yüzlere boyandılar
Şiirli heceleri bilmeceden saydılar
Bil (mece) bildir (mece)
Bilenler , iki başsız çobana
Bir başsız kral oldular .

Ömer Vural