kimden: Ulas Basar GEZGiN

 

HUKUK VE YAPAY ANLAK (ZEKA): SORU(N)LAR ve YANITLAR

-Bu yazi, sevgili hukukcu kuzenim Barbaros Ulutas'a
armaganimdir-


(oncikma: Hukuk ve yapay anlak konulu iki yaziyi
gondereli daha bugun, bir hafta oldu. Asli'dan ve
Kasim'dan yanit aldim. Kendilerine tesekkur etmek
istiyorum. Bu yazida, Kasim'in ve Asli'nin
elestirilerini yanitlamaya calisacagim. Konunun, hukuk
forumlarina tasinmasi dilegimle.)


1) Bu calismalar, iktidar iliskilerini gozardi
etmiyor. Mesrulastirmiyor da. Tersine, o iktidar
iliskileri, modele girilmezse, model isleyemiyor. Yine
tersine, yapay hukuk modelleri, o iktidar iliskilerini
ve varsayimlari, apacik ortaya koymayi gerektiriyor.
Bu da, hukuk adina onemli bir katki.


2) Aygitlar, hukuksal metinler yaratabilir mi?
Yaratabilirler. Ancak, metinler icin, hukuk
kaliplarinin (yani, bolumler ya da bolumceler
(paragraf)) girilmesi gerekir. Hukuk kaliplarinin
girilmesi demek, zaten, bilgisayardan once, baska
birinin, hukuksal metinleri uretmesi anlamina gelir.
Bilgisayarin yaptigi, yalnizca, yeni bilesimler
olusturmaktir. onceden hukuk kaliplari girilmezse,
bilgisayar, sacmalamaya baslar. Ancak, bu haksiz bir
elestiri. Hukuga iliskin hic bir bilgisi olmayan bir
insandan bir yasa yazmasini isterseniz, o insan da
sacmalayacaktir. ilk yasalar disindaki butun yasalar,
daha oncekilere yaslanarak olusturulmustur. Bu
nedenle, ilk yasalarin cikisi, gercekten cok
ilginctir. Ama bunu da, insana ozgu bir etkinlik
saymak, dogru olmayabilir. Belki de, bir bilgisayara
gerekli veriler girilse ve bu veriler arasinda,
toplumsal uyusmazliklari cozecek bir arac arayisi da
olsa, bilgisayar da, yasa icat edebilecekti. ilk
yasalarin oncullerini acik ve net bir bicimde
bilebilseydik, bu dusunce deneyini gercelleyebilirdik.


Dahasi, 'insan yaraticiligi' denen seyin de, varolani
baska bir bicimde birlestirmek oldugunu ve yalnizca
birlestirmek oldugunu akilda tutmak gerekir. Kepler'in
elindeki veriler, Kepler adli bilgisayar izlencesine
(program) girildiginde, bilgisayar da, Kepler'in
buldugu ilk yanlis formule ulasiyor. Daha sonra da, bu
formulu duzeltiyor. Bunu bir bilgisayar yapabiliyorsa,
insanin yaratici ve hatta anlakli (zeki) oldugundan
kusku duymak gerekir. Ya insanin yaratici ve anlakli
olmadigini ya da bilgisayarlarin da yaratici ve
anlakli oldugunu
kabul etmek durumundayiz. cagimizda, caz bestesi
yapabilen, siir yazabilen vb. izlenceler var.
Bilgisayarlarin satranc yengilerini de unutmayalim.


3) Yapay hukukcu, beklenmedik bir durumda ne yapar?
insan hukukcu ne yaparsa, aynisini yapar. Daha
dogrusu, daha iyisini yapar. Beklenmedik durumlarda,
insan hukukcu, onundeki davaya benzeyen davalari
dusunur. Ne kadar benzediklerine ve hangi noktalarda
ayrildiklarina bakar. Andirisimsal (analojik) modelle
calisan yapay hukukcular da ayni sureclerle is
gorurler.


4) Bilgisayarlar, cagimizda, "sonuca ulasabilmek icin
ongorulebilecek tum verilerin girilmesi" gereken
aygitlar degiller. Bilgisayarlar da ogrenebiliyorlar.
Satranc izlenceleri, buna cok guzel bir ornektir. Bir
insan usta icin, yapay ustayla ikinci bir karsilasma,
bir karabasandir. cunku yapay usta, ilk oyunda, insan
ustanin adimlarini ogrenir. Bu nedenle, insan ustanin,
kazanma sansinin en yuksek oldugu karsilasma, ilk
karsilasmadir. Kaldi ki, diyelim ki, model, butun
veriler girilmeden isleyemiyor. Bu, yapay modelin,
insandan yine de ustun oldugunu gosterir: insanlar,
butun verileri bilseler, yine de yalnizca Kepler,
dogru formulu cikartabiliyor. Burada, bireysel
ayriliklar konusuna girmis oluyoruz. Bu konuda en
dogrusu, bilgisayarlarin, insan turunun yalnizca en
geliskinleriyle boy olcusmesi. Buna karsin, insanlar,
hergun, yeni alanlardaki ustunluklerini, yapay
modellere kaptiriyorlar. 


5) Yapay hukukcu icin, hukuk dallarinin bir onemi yok.
Sozgelimi, ozel hukuku da ceza hukukunu da, "A ise B"
biciminde yazabiliyorsak, hic bir sorun yok. Yalnizca,
bu bicimde yazilamayacak bir hukuk dali, yapay
hukukcunun yeterliliginin disina duser. Ancak bu,
hukukun kendisine terstir. Hukuk, 'A ise B'
bicimindeki onermelerden olusur. Kasim Akbas'in,
duzgucu olgucu (normativist positivist) Kelsen'den
alintiladigi gibi, hukuk, "adam oldurmeyin" demez,
"adam oldurulurse, su kadar ceza verilir" der. Bu ise,
zaten, "A ise B" bicimindedir.


6) Yapay hukukcu da vicdana sahip olabilir. Vicdanin,
yalnizca insana ozgu olan hicbir ozelligi yoktur.
Derinlik yansibilimi (psikoloji) acisindan
bakildiginda, "bu, sucsuz" ya da "burada, hafifletici
neden var" vb. gibi vicdanlik onermeler yine 'A ise B'
yapisina cevrilebilir. Asli Erkan'in belirttigi
turden, ceza hukukunu hukukcularin vicdanina
dayandirma gibi bir bakis, oldukca oznelcidir. O zaman
su soruya yanit verilmelidir: Ceza hukuku, vicdana
dayaniyorsa ve vicdan, oznel bir yapi ise, nasil
oluyor da, 'ceza hukuku' diye nesnel bir varlik ortaya
cikabiliyor? Bu soruya, doyurucu bir yanit vermek,
olanakli degildir, cunku ceza hukuku, vicdana degil,
yine 'A ise B' bicimindeki hukuksal onermelere
dayanir. Kaldi ki, Turkiye'de hakimlerin cuzdanla
vicdan arasinda kaldiklari, diger bir deyisle, is
yukleri dikkate alindiginda dusuk bir ucret almalari
nedeniyle, rusvet almaya yoneldikleri ileri surulen
gunumuzde, yapay bir hakim, herhalde daha hayirli
olacaktir.


7) Hakim, sanik, savci, avukat nasil modellenecek?
Butun kanitlari bilgisayar ortamina nasil aktaracagiz?
Hakimle savciyi yansilamak icin, birbirinden bagimsiz
iki izlence kullanilabilir. Sanik disaridan girdi
olarak gelecek. Avukat icin de ayri bir izlence
kullanilabilir. Ancak, aslinda, 'hakim, savci ve
avukat' diye ayri ayri insanlarin olmasi, insanlarin
sonlu ve eksik varliklar olmalarindan ve yanilabiliyor
olmalarindan ileri gelir. Yapay hukukcu, elinde, bir
olasi kanit dizelgesiyle (liste), avukatin savunmasini
da, hakim ve savcinin sorusturmasini da ustlenebilir.
Gereksindigi tek sey, bir girdicidir. Girdici,
kanitlarin gercek olup olmadigina bakar. Edindigi
bilgilere gore, veri girer. Yapay hukukcu, girdilere
gore, dizelgelerini doldurur. Bir karara varir.


8) Her olay, kendine ozgudur. Ayni zamanda da, oldukca
siradandir. Bir toprak kavgasinda, acikca ortaya
cikacak birtakim davranis oruntuleri (pattern)
olacaktir: Anlasmazlik nedeni, taraflarin hak iddia
etmelerinin nedeni gibi. Bu oruntuler olmasa, yasa
koymak olanaksizdir. Kaldi ki, insan hukukcunun
kararinda, insana ozgu birsey var midir ki? Butun
olaylar, yapay hukukcu kadar insan hukukcu icin de
karmasiktir.


9) Yapay hukukcunun, bir olayi degerlendirebilmesi
icin sonsuz sayida yaklasima sahip olmasi gerekmez mi?
Niye gereksin? insan hukukcu, sonsuz sayida yaklasima
mi sahip? Tersine, insan hukukcu, sonsuza, yapay
hukukcuyla karsilastirildiginda, daha uzak olacaktir.
cunku yapay hukukcuyla karsilastirildiginda hem cok
yavastir hem de gizilgucu (kapasite) cok dusuktur.


10) Temyiz nasil olacak? izlencecilere (programci)
danisilacak. Yapay hukukcu, binlerce insan hukukcunun
bilgisine ve gucune sahip olsa da, yanilabilir. Yine
de, neye gore yanilabilecegini de dusunmek gerekir.
insan hukukcu, yapay hukukcunun yanildigini neye
dayanarak gosterecek? Yanilmak, tek bir dogrunun
varligini bastan kabul eder. Ayrica, yapay hukukcudan,
tek karar cikmasi diye bir zorunluluk yok. Ayni model
icinde, cesitli hukukcu tipleri yaratilabilir. Bunlar,
birbirleriyle celisen kararlar alabilirler. ornegin,
ozgurlukcu bir hukukcu, bir ogrenci onderini saliverme
karari alirken, tutucu bir hukukcudan, idam karari
cikabilir. (Yapay hukukcunun bir baska ustunlugu daha:
Belli bir tip hukukcuyu degil, birden fazla tipi
yansilayabiliyor.) Son karar, yapay hukukcunun
kararlarini ve gerekcelerini degerlendiren bir insan
hukukcu tarafindan da alinabilir.


11) Yapay hukukcu modeli, sucun ongorulebilecegini mi
varsayar? Hayir. Zaten hukuk, suctan sonrasina bakar.
Yapay hukukcu da suctan sonrasina bakar.


12) Bir soru da ben ekleyeyim: insan hukukculardan
yapay hukukculara gecis nasil olacak? Yapay
hukukcular, ise, insan hukukcularin kararlarini
ongormekle baslayacak. ongorulerinde basarili olana
dek, duzeltilecek ve gerekirse, yeniden
modellenecekler. Sonunda, insan hukukcularin
kararlarinin buyuk bir bolumunu ongorebildikleri
noktada, hukukta karma cag baslayacak.


13) Son olarak, 'insancil tepki' sorununa girmek
istiyorum: Bilissel bilim tartismalarinda, mutlaka, en
az bir kisi, insanin biricik oldugunu, bilgisayarlarin
ne noktaya varirlarsa varsinlar, insan gibi
olamayacaklarini ileri surer. Genelde, bu goruslerini
temellendiremezler. Onlarinki, temelsiz bir inattir.
Neden her defasinda ayni noktayi vurgularlar? cunku
biraz toplumsal bilim ya da toplumsal felsefe
okumusluklari vardir. Okuduklarindan ogrendikleri
kadariyla, yabancilasmaya karsilardir. Makinelesmeye
de karsilardir. Bilissel bilim alanini da, bir
yabancilasma ve makinelesme bilimi olarak gorurler.
2002'de TRT2'deki bir izlencede (program), Kepler
ornegi vermis, cesitli calismalari anlatmis ve
sonunda, bir bilgisayarin Yahya Kemal'den daha iyi
siir yazabilecegini ileri surmustum. Diger
konusmacilar, genelde, sanat ogretmenleriydi ve ayni
tepkiyi aldim: Duygusuz sanat olmazmis. Niye?
Duygular, insana ozguymus. Gunumuzde, bircok insan
sanatci, duygusuz sanat uretiyor ve kotu yapitlar
cikarmiyorlar. Ayni bicimde, yapay sanatcilarin
urettigi yapitlar, insan sanatcilarin yapitlarindan
ayirt edilemiyor.


Ben de karsiyim makinelesmeye. Ancak, insana yapilan
bu vurgunun, isacilik'tan (Hiristiyanlik) kalma
oldugunu dusunuyorum. Bu ogretiye gore hersey, insana
hizmet etsin diye yaratilmisti ve insan da, Tanri'nin
imgesinde yaratilmisti. insana vurgu yapanlar, bu
goruslere katiliyorlar mi?


Bilissel bilim alaninin, insanin kendisini anlama
cabasinda cok onemli oldugunu dusunuyorum. Bugun dunya
yokolsa, simdiye kadar olan katkisi bile yeter.




============================================