kimden: zeki kentel

 

HAYAT AKIP  GİDİYOR...

 

BEHEY GAFİL..!  SEN NEREDESİN  GERÇEK NEREDE..?

 

Değerli arkadaşlar

 

İlkokulu bitirdikten sonra yaş ellilere gelinceye kadar ömrüm sürekli olarak para cüzdanını kap-kaçlayacak bir yankesiciye gafil avlanmamanın açık bilinci / fobisi içinde geçti.

 

İlkokulu bitirdiğimizde babam diplomamı görmeye ömrü yetmedi. Yatılı okulda okumanın ve küçük yaşların uzun tren ve vapur yolculuklarında her halde çok yankesici hikâyesi dinledik.

 

Yaş ellilerde iken bir gün eşimle kalabalık bir belediye otobüsünde dost ziyaretine giderken (her zaman kuşkudayız ya) arka cebimde bizim cüzdana bir temas olduğununu fark ettim. Sağıma soluma hafifçe dönerek bakarken cüzdanın yerinde olduğunu gördüm. Kumpasa alan iki kişiyi kendimce belirledim. Yeni bir atak için daha bir hassaslaştım. Gerçekten otobüs de çok kalabalık. Kendimizden sonra meydana gelen boşluğa geçmemiz gerekti. O boşluğa geçerken otobüs bir durakta durdu. Tabii binenler ve inenler oldu.

 

Uyanıkız ya, otobüs hareket ettikten sonra cüzdanı yokladım. UÇMUŞ...!  GİTTİ  GİDER.

 

O olaydan sonra yankesici fikri sabitim de yok oldu.

 

------------------------

Şimdi gelelim bugünkü hikâyemize:

 

Aylık tesis ve bakım ücreti faturası ödemekten (Yeşil otobüste yasak, Metroda yasak, toplantıda yasak, e nerede kullanacağım ben onu....  Evde isem evin, gazetede isem gazetenin telefonu var...  Arayan oralardan arasın....!)  başka bir işe yaramayan cep telefonumu düşme olasılığına karşı kılıfını bel kemerine çok sıkı olarak geçen demir kelepçesi yanında taşıma kordonu ile de yine bel kemerinden dolaştırarak cırt cırt kılıf kapağı içinden telefon anteni üzerinden güvenceye alıyorum.  BENİM  TELEFONUM  ASLA  DÜŞMEZ...!!!

 

Geçen gün Boğaziçi Köprüsü'nün Anadolu (Beylerbeyi) çıkışında kapısında pide olduğum bir otobüsten binmek isteyenlerin üzerine düşercesine indim. Kalabalıkta çarpışmalı bir koşuşturma içinde otobüs değiştiriyorum. Biner binmez hareket eden otobüste biletçi, "Hoop..!  Dur..  Dur..!   Amcaya telefon getiriyorlar...." dedi.

 

Döndüm arkamı baktım.  Gerçekten çok hanım bir kız kapının ağzında bana bakarak, "Amca telefonunu düşürdün...." dedi.  Donakaldım. Telefonum yerinde mi değil mi bakmadım. Sadece, "Çok teşekkür ediyorum" diyebildim ve kılıfıyla bana ait olduğu belli olan telefonu aldım.

 

O HANIM KIZA İZNİNİZLE BU EKRANLARDAN BİR KERE DAHA EN KALBİ TEŞEKKÜRLERİMİ SUNMAK İSTİYORUM.

 

Telefon bir yerde önemli değildi. Fakat kızımız çok takdir edilecek şekilde o itiş kakış kalabalığın içinde beni takip edebilmişti. İkinci olarak bana hepimizin olduğu bu koşuşturma içinde yaşadığımız GAFLETİ hatırlatmıştı.

 

Evet ne kadar bilinçli olursak olalım, böyle bir bilinçsizliği de yaşadığımız açık ve acı bir gerçek. Cüzdanınızın  nerede ve ne zaman çalınacağını, cep telefonunuzun nerede ve ne zaman düşeceğini bilemezsiniz. Siz kendinizin nerede ne zaman ve hangi koşulda düşeceğinizi asla bilemezsiniz.

 

Aklınızın sınırları bunu bilemez.

 

O SON NOKTA HER AN HER YERDE SİZİNLEDİR.  AMA SİZ BİLEMEZSİNİZ.

 

HAYAT AKIP  GİDİYOR...

 

BEHEY GAFİL..!  SEN NEREDESİN  GERÇEK NEREDE..?

 

O HANIM KIZA EN  KALBİ TEŞEKKÜRLERİMLE SAĞLIKLAR VE MUTLULUKLAR DİLİYORUM.

 

Sizleri kişisel duygularımla yorduğum için kusura bakmayınız. Hakkınızı helâl ediniz.

 

SAYGILARIMLA