kimden: Özer Turan
Bir Kente Tanik Olmak
orada batum orada ahsap kolhozlar ve uçurum yorgun
yüzlü kadinlar silik gözlerinden bellidir yasadiklari yasamadiklari
orada unutulmus sürmeneli soguk demirci ustasinin sarisin sisman utanci
ve memleket hasreti damlayip durur zamana seferden vazgeçip geri
dönmek isteyen yarali bir süvariyim miskin bir divitin tadi
dökülür tenimden orada çiplak ayaklariyla duyargalarima basar
sonbahar saçaklarimda gümüs sarkitlar yürüyorum eski zaman varoslarindan
türkiyeli sesimde mahser duygular sizlanir bir hüzünlü çocuk
yüzü kalmistir senden geriye gülüsleri temiz tasrali kadinlar
yüregimin gergefinde yillarin tortusu yagmalanmis bir kente hangi yüzle
girilir yikimlardan arda kalan kuzeyli rüzgarlarin karanfil kokusuyla
yürüyüp gitsem de simdi çatik kasli maksim gorki caddesinden bir
bahar dali düser dalimdan asyali çocuklar yagmalar gözlerimi bir kente
tanik olmak yüregi ellerinde bir kadina bir yangina tanik olma
k demektir yürüyorum solohov’un sayfalarindan hayir ben
degildim meydandaki ortodoks kilisesinin çan kulesinden dökülen erguvan
hüzün avuçlarindaki kutsal isa’yi öpüp gögsüne bastiran
perçemli kesis madam roza’nin hiçkiriklarina dokunsam gögsünden
martilar havalanir yüzünde anason duygular orada beni bana sigdiramiyorum
eyy tanrim kan aksa da gecenin erguvan iliginden portakal kokulu su yorgunlar
kentinin harap avuçlarina yüregimle girmeyi ögrendim utancini
satiyordu uçurum kadinlar
Özer Turan