kimden: Ulas Basar GEZGiN

 

HUKUK VE YAPAY ANLAK (ZEKA): SORU(N)LAR ve YANITLAR
(2)

-Bu yazi, tren sohbetlerini unutmayacagim hukukcu dost
Baturay Altiok'a armaganimdir-



1) Yapay hukuk alaninin, hukugun iceriginden cok,
bicimiyle ilgilendigi dogru. onermeler mantigina
bakiliyor. Gercekte, insan hukukcuyu tehlikeli kilan;
onermelerin icerigine agirlik vermesidir. cunku o
icerik, insan hukukcu icin, herzaman duygu yukludur ve
boyle kalacaktir. Tehlikelidir, cunku kendi
oznelligini, bilerek ya da bilmeyerek, karara
giydirmeye kalkar. Bu nedenle, tutucu bir insan
hukukcu, bir sol siyasal mahkuma en agir cezayi uygun
gorur. Yargilananin, yargilayani secme hakki,
hicbirzaman yoktur. Belki de, yapay hukukcularin,
olumlu bir ozelligi, tam da bu noktada belirebilir:
Ayni davalara bakan birden fazla yapay hukukcuya sahip
oldugumuzda, yargilanana, yargilayanini secme hakki
taniyabiliriz. Yargilanan, secimini, yapay
hukukcularin onceki davalarda aldigi kararlara bakarak
yapacaktir. Boyle bir yenilik, insan hukukcular icin
de olanakli mi? Degil, cunku bircok ulkede, zanliya,
suclu gozuyle bakiliyor. Suclununsa, yargilayanini
secme hakki olamaz. "Hem suc islemis, bir de kendi
yargicini kendisi mi sececek? Yok artik!" biciminde
dusunuluyor.


Yapay hukukcular, kisa erimde (vade) gerceklesmeyecek
tasarilar. Ancak, yalnizca dusunulmeleri bile, iste
boyle yenilik onerileri getirebiliyor.


2) Fuzuli'nin 'Leyla ve Mecnun' adli yapitini ayri
kilan hic bir ozellik yok. Fuzuli'nin oykusu,
yazilabilecek cok sayida oykuden yalnizca biri.
"Bilgisayar, 'Leyla ve Mecnun'u yazamazdi" diyebilmek
icin, Fuzuli'nin elindeki bilissel ve duyussal
verileri girip, bilgisayarin urettigi butun oykulere
bakmak gerekir. Buyuk olasilikla, bilgisayar, bir
yandan daha iyi, bir yandan da kotu oykuler
uretecektir. Ancak, oykuleri iyi ya da kotu olarak
ayirabilmek icin de, bilgisayarin bu degerlendirmeyi
yapabilmesi icin de, iyi ve kotu oykunun olcutlerini
belirlemek durumundayiz. Bu olcutlerin, dunyasal ve
zamansal gecerliligi olmayabilecegi gibi, metinlerustu
gecerliligi de olmayabilir. soyle ki, girilen oykuleri
cozumleyip, birtakim olcutlere gore degerlendiren
modeller uretebiliriz. Bu modeller, her bir tarihsel
kesit icin ayri olcut demetleri kullanabilecegi gibi,
bu olcut demetlerini, seckisiz olarak da kullanabilir.
Sozgelimi, Fuzuli'yi, icinde yasadigi tarihsel
kesitteki olcutlerle degerlendirebilir. ornegin,
kullanilan sozcuklerin yapisal ozelliklerine,
tumcelerin uzunluguna, siklikla kullanilan sozcuklere
bakabilir. Bunun yaninda, Propp'un kaliplarini cozup,
belli siklikta kullanilan kalip biresimlerine 'siradan
sanat' yaftasi yapistirabilir. (Bir insan oyku
elestirmeni olarak, ben de, aynen bunlari yapiyorum.


3) Fuzuli'nin oykusunu ayriksi kilan, anlatisin
kendisi ise, bilgisayar, tersine, Fuzuli'nin yazdigini
aynen yazabilir. cunku klasik olanaksiz ask izlegi
(tema) disinda, Fuzuli'nin oykusunu ayriksi kilan bir
sey varsa, o da nasil anlattigidir. Bu durumda, model,
Propp'un anlati kaliplarini bile gereksinmeyecek
bicimde, Fuzuli'nin oykusunu rahatlikla
yorumlayabilir. Tersten gidersek, bu kez, Propp'un
anlati kaliplarini kullanarak, model, Fuzuli'nin
oykusunu cok sayida baska oykuyle birlikte, rahatlikla
uretebilir. Modelin, Fuzuli'nin oykusunu hicbirbicimde
yansilayamayacagini gostermek icin, bicimin degil,
icerigin yansilanamayacagini gostermek gerekir. cunku
bicimin yansilanmasi cok daha kolay.


Homeros'un iki unlu yapitinin Latince cevirilerinde,
savas sahnelerinin islendigi bolumlerdeki tumcelerde,
eylemlerin (fiil) basta oldugu gorulur. cunku
Latince'de, eylemler basa alindiginda, vurgu, eyleme
gider. Savas sahnelerindeki carpiciligin en iyi
verilisi, elbette, eylemlerin basta oldugu tumcelerle
olacaktir.


4) Elbette, bir hukuksal karar alindiginda, bu,
yalnizca bir karar degildir. insanlarin dunyasinda bir
degisiklik yapar. Ancak, insanlarin dunyasinda
degisiklik yapmayan bir tek bilgisayar etkinligi
yoktur. cagimizda, bilgisayar yardimiyla, tipsal tani
bile konuluyor. Burada da, kesin bir devir teslimden
degil, bir yardimdan sozediyoruz. onceki yazida
belirtildigi gibi, son karari, yapay hukukcu vermese
de olur. ote yandan, birtakim insanlar, tarihte ve
gunumuzde oyle kararlar aldilar ve aliyorlar ki, bize,
"bilgisayarlar, bundan daha agir bir karari
alamazlardi herhalde" demek dusuyor. ornegin, Enver
Pasa'nin hirsiyla, dusmanla savasmadan,  Allahuekber
Daglari'nda hastaliktan ve soguktan olen binlerce
askeri dusunelim. Bu karar, insancil bir karar midir?
Yahudiler'in Hitler tarafindan Toplama Kamplari'na
gonderilmesi ve sonraki surec, cok mu insancildir?
Sabra'da, satila'da binlerce Filistinli multecinin
oldurulmesi komutunu veren Ariel saron, daha mi
insancildir? insana vurgu yapan irkciligimizi
birakalim. Bir varligin, insancil kararlar alabilmesi
icin, etli kemikli olmasi gerekmiyor. insancil bir
izlencecinin (programci) ellerinde, bir model, bu
sayilan uc insandan cok daha insancil olabilir.


5) 'Jurisprudence', hukukbilgisi mi hukukbilim mi?
Bu soru, hukugun ne tur bir bilgiye sahip oldugu
sorusunu yanitlamayi gerektiriyor. Bu sorudan once,
benzer, baska sorunlar: '-loji' sozcugunu kimi zaman
'bilim', kimi zaman 'bilgi', kimi zaman 'felsefe' ve
kimi zamansa, 'yapi' olarak cevirmek gerekiyor.
ornegin, 'sosyoloji', 'toplumbilim'ken;
'phenomenoloji', 'gorungubilim' degildir. cunku
fenomenolojinin bilgisi, bilimsel yontemlerle
edinilmis degildir. Bunun icin, 'fenomenoloji',
'gorungubilgisi'dir. Ayni bicimde, 'epistemoloji',
'bilgibilim' degildir. 'Ontoloji' de, 'varlikbilim'
degildir: Bilgi felsefesi ve varlik felsefesi.
Dorduncu duruma gelirsek, kimi zaman, 'loji'yi, 'yapi'
olarak cevirmek gerekir. ornegin, "insanlarin
psikolojisi bozuk" dedigimizde, bilimden
sozetmiyoruzdur. Bir yapidan sozediyoruzdur.
Dolayisiyla, bu ornekteki 'psikoloji', 'yansibilim'
olarak degil, 'yansiyapi' olarak cevrilmelidir.


'Jurisprudence'a gelirsek, hukuksal bilginin
niteligini cozmek icin, o bilgiye ulasmakta kullanilan
yontemi bilmek gerekir. Hukuksal bilgi, iki ayri
ozellige ayni anda sahip: Bir yandan, yasalarin
bilimsel olarak kurulmasi olanakli degil; yasalar,
dogalari geregi, deger yargilari ustune kurulurlar.
ote yandansa, davalar kaydi, gercekten olmus olani
icerir. Dolayisiyla, hukugun, bu ikinci tur bilgisi,
davalarda gerceklesmeyen olaylari yazmaz. Ancak,
davalar kaydi, siyasal ya da baska nedenlerle,
davalarda olan olaylari carpitmaya ve kimilerini
ozellikle kayitdisi tutmaya basladigi noktada, en az
duzey bilimsellikten bile uzaklasir. Ve gercek su ki,
davalar kaydi, bu carpitma ve kayitdisi tutma
etkinligini siklikla gerceklestirmektedir. Bu iki tur
etkinlik varolmasa bile, deger yargilari ve bilimsel
bilgi karisimi bir alani, 'bilim' olarak adlandirmak,
dogru olmaz. Bu nedenle, 'jurisprudence',
'hukukbilgisi' olarak cevrilmelidir.  


Bu adlandirma, yapay hukuk modelleri icin elbette cok
onemlidir. Eldeki bilgilerin niteligi bilinmezse,
yansilama olanakli olamayacaktir. Dahasi, yapay hukuk
modelleri, carpitmalara ve kayitdisi tutmalara karsi
tetikte olmalidir.


6) Yapay hukuk modelleri, "kendinden oncekilere
(davalar) uygunluk" ilkesine gore calismak zorunda
degiller. ornegin, yasal modeller, bu ilkeye uymazlar.
Eldeki davanin, onceki davalara benzeyip benzemedigine
bakilmaksizin, yasalari uygularlar. Yalnizca ikinci
tur model, yani andirisim (analoji) modeli, "kendinden
oncekilere uygunluk" ilkesine gore calisir. Evet,
bunlar, "kendinden sonrakilere gerekce olabilecek"
kararlar alamazlar. Burada, "kendinden sonrakilere
gerekce olabilecek karar" deyisiyle, "emsal teskil
eden davalar"i kastediyorsak, bunlarda da, insana ozgu
hicbirsey yoktur. Bu tur davalarda, daha onceki
davalardakinden farkli kararlar alinir. Ancak, karar
farkliligi, nedensiz degildir. Nedensiz degilse,
modelin parametreleriyle oynanarak, "emsal teskil eden
kararlar veren" modeller yaratilabilir.


7) Evet. Yuksek mahkeme gerekceleri ve digerleri, 'A
ise B' biciminde yazilmis degillerdir. Ancak bu durum,
'A ise B' bicimine cevrilemeyecekleri anlamina gelmez.
'Gerekce' diye bir kavramdan sozedebiliyorsak, zaten,
soyle bir yapi ile karsilasiyoruzdur: "(..)
oldugundan, soyle soyle yapilmasina(..)".. Bu yapi,
zaten, 'A ise B' yapisini oncul olarak kabul eder.
soyle ki,
A ise B.
A
____
O zaman B.

Karar:
Dava 1'de A oldugundan, B yapilmasina..


Nasil ki, bircok karmasik metni, simgesel mantikla
yazabiliyoruz; gerekce metinlerini de, 'A ise B'ye
cevirebiliriz.


Gerekce metinlerinde, 3 tur onerme olabilir: 
1) "(soyle) olmustur" onermeleri: ornegin, "Olay,
kamuya acik bir mekanda cereyan etmistir."
2) "Yasa soyle der" onermeleri: ornegin, "TCK'nin
yuzbilmemkacinci maddesine gore.."
3) "Oldugundan" onermeleri: ornegin, "Olay, kamuya
acik bir mekanda cereyan ettiginden, bilmemkac yil
ceza verilmesine"


Bu onerme yapilarinin animsattigi bir baska alan da,
nikah memurlugu. Nikah memuru, evlilik icin gerekli
sayilan kosullarin gerceklesip gerceklesmedigine
bakar. ornegin; kadin, razi ise (K); Erkek, razi ise
(E), Kadin ve erkek, kardes degillerse (buna da, 'D'
diyelim); Kadin, evli degilse (degil-KE); Erkek, evli
degilse (degil-EE), nikah kiyilabilir (N). Ya da, K ve
E ve D ve degil-KE ve degil-EE ise, N. Bu model, imam
nikahi icin de, baska topluluklardaki torensel
gelenekler icin de ayrica olusturulabilir. 


8) Aygitlar, siyasetbilimci ya da toplumbilimci
olabilir mi? Bu iki bilimden ne anladigimiza bagli.
Modellerin, veriler girildiginde, kendi kendilerine
formul bulabildiklerini biliyoruz. Demek ki, modele,
sozgelimi, bir ulkeye iliskin sayisal gostergeler
girildiginde, bir formul cikarabilir. Bir formul
cikarabiliyorsa, sunu da yapabilir: Doktor basina
dusen insan sayisinin ve cocuk olumlerinin yuksek
oldugu, yasam beklentisinin dusuk oldugu ulkeler icin,
model, daha once girilen kaliplardan kalkarak,
bircoksey soyleyebilir. "Bu ulke, yoksul bir ulke"
diyebilir. Burada, modelin, bunu diyebilme sureci,
sayisal verilerin, sayilama izlencelerine (istatistik
programi) giris surecinin tam tersi: Toplumsal bilim
arastirmalarinda, ozellikle sayisal veriler toplanir.
Ulamsal (kategorik) verilerdense, sayisal veriler
yeglenir. ornegin, bir insanin, genc olup olmadigi
yerine, tam olarak kac yasinda oldugunu bilmek, daha
iyidir. Boylece, yasli ve gencleri karsilastirmak
yerine, her bir yasa bagli ya da her bir yasta ortaya
cikan dalgalanmalari cozumleyebiliriz. Dolayisiyla,
bir toplumsal bilim arastirmasi yaparken, kafamizdaki
ulamlara iliskin sayisal veriler edinmeye calisiriz.
Modelden istedigimizse, bunun tam tersi: Sayilari
ulamlamasini (categorization) istiyoruz. Sayilari
yorumlayabilsin istiyoruz. Bu, yukaridaki yoksul ulke
ornegindeki gibi, model icin, kaliplar yardimiyla
rahatlikla ustesinden gelinebilecek bir sinav.


Yok, siyasetbilimciden ve toplumbilimciden, bir tur
felsefeciyi anliyorsak, o zaman, durum, biraz
karisiyor. Yine de, model,  girilen milyonlarca
tumceyi, bir seckisizlestirici (randomizer) ile
rastgele     birlestirebilir. insan dusunur de, bundan
farkli bir bicimde calismiyor.


9)  Evet, "siyasal iktidar, toplumsal yapiyla celisen
bir yasa cikardiginda, insan yargiclarin-savcilarin az
da olsa, bunu uygulamama olanaklari var." Bu cikisa,
su yanit verilebilir: izlenceci (programci), yeni
cikan bir yasanin, toplumsal yapiyla celistigini
dusunuyorsa; modele, bu yasayi girmez; olur biter.
Bunun disinda, yasayi uygulamama olanagi, modele su
bicimde yansiyabilir: Yeni cikan, bu turdeki her yasa
icin, bir seckisizlestirici konulabilir. Bu,
www.anonymizer.com sitesi gibi calisir. Bu sitede, bir
arama motoru var. Girenlere, rastgele bir IP numarasi
veriyor. Boylece, kullanici, internette dolasirken,
nereden baglandigi anlasilamiyor. Ayni bicimde, model,
rastgele bir karar verebilir.


10) Anglo-Sakson dunyasinin hukuk uygulamalarinin
farkli olusu; yazili yasalardan cok, onceki davalara
dayanilmasi, yapay hukuk alanini basindan beri,
etkilemis durumda. Yapay hukuk, Anglo-Sakson
dunyasinda dogdugu ve ayni dunyada emeklemekte oldugu
icin, yapay hukuk modellerinin cogu, andirisimsal
(analojik) modeller. Bu modeller, yasalardan kalkmak
yerine, onceki davalardaki benzerliklere bakiyorlar.
Sonuc olarak, "yazili yasalarin olmadigi bir hukuk
duzeni, nasil yansilanabilir?" turu hosdeyisel
(retorik) soru, gecerliligini yitiriyor. Yapay hukuk
modelleri, zaten, bu tur duzenleri yansiliyor.


11) Anglo-Sakson hukuk duzeninde, yargi kurulu (juri),
ikna edilmeye calisilir; cunku insan yargicilar,
yetersizdirler. Butun baglantilari goremezler.


12) cok sorulan bir soru: "Bilgisayarlar, dusunebilir
mi?" Hemen yanit verilir: "Dusunemezler." Ve defter,
kapatilir. Oysa, bu cabuk yanitin gozden kacirdigi
onemli bir nokta var: insanlarin dusunebildigine emin
miyiz? insanlar, gercekten, anlakli (zeki) varliklar
mi? Bircok anlak belirtisi sayilan davranis,
kosullanmalarin bir urunu. Ates cemberinden
atlayabilen kaplan, anlakli midir? Sabahtan aksama
kadar, "Ben anlakliyim!" diyen bir papagan, anlakli
midir? Bunlar degillerse, insan da, ayni sureclerin
bir urunu olabilir mi?


ikinci nokta su, yapay modeller, birtakim etkinlikleri
gerceklestirebilmek icin, dusunmek zorundalar mi?
Bilgisayarlar, dusunmeden, insansoyunun en usta
satranccisini mat edebiliyorsa, bilgisayarlarin yine
dusunmeden, bircok is yapabilecegini kabul etmek
zorundayiz. Yapay satranc ustalari cikmadan once,
hemen hemen herkes, satrancin bir anlak (zeka) isi
oldugunu dusuyordu. Yapay ustalarin yengileri, biz
insanlari, bir yol ayriminda birakmistir: Ya
bilgisayarlarin da anlakli (zeki) oldugunu kabul
edecegiz ya da daha once, anlak urunu oldugunu
dusundugumuz birtakim etkinliklerin anlak urunu oldugu
yonlu gorusu birakacagiz. Ya peki bu birakma nereye
kadar surecek? Birgun bilgisayarlar, insanin
yapabildigi herseyi yapabilirlerse, anlakli
olmadigimizi mi kabullenecegiz yoksa bilgisayarlara,
anlakli varliklar gozuyle mi bakacagiz?


Biz insanlar, kendimizi begenmisligimizle, bircok
canlinin kokunu kuruttuk. simdi o kendini begenmislik,
aygitlar, insanlarin yapabildiklerini birbir
yaptiklarinda, yeniden karsimiza cikiyor.


13) "Aygitlarin dini, batil inanislari, kutsalliklari
olur mu?" Neden olmasin? Dinler ve batil inanclar,
kosullu yapida yazilabilirler mi yazilamazlar mi?
Yazilabilirler. ornegin, iyi bir Budaci (Budist),
kimseyi oldurmez, yalan soylemez, eseysel (cinsel)
sapkinliklar gostermez, kimyasal kullanmaz, calmaz.
Bir insan, yalan soyluyorsa, iyi bir Budaci degildir.
Ya da "merdivenin altindan gecersen ya da bir kara
kedi gorursen, basina kotu seyler gelir." 


14) Aygitlar, yeni neden-sonuc iliskileri kurarlar mi?
Girilen gokbilim verilerinden, Kepler'in formulunu
cikarabilen bir model, elbette, yeni neden-sonuc
iliskileri kurabilir.


15) Yapay hukuk calismalari, siyaset ve dusunyapilar
(ideoloji) ustu bir yapi olmaya calistiginda, o
siyaset ve dusunyapinin bir parcasi olur. Ancak, yapay
hukuk modelleri, ayni zamanda, siyasal ve dusunyapisal
cesitliligi yansitabilecek durumdadir. Ayri siyasal
duruslara gore, ayri ayri modeller gelistirilebilir.




-Elestirileri icin, sevgili dost hukukcu Kasim Akbas'a
tesekkur ederim.-